Into the wild: izlediğim en guzel filmlerden biriydi;
Hepimiz nasıl bir yaşama sahip olursak olalım, en az bir kez içinde bulunduğumuz yaşamın stresine dayanamayıp olabildiğince uzaklara kaçmayı, doğa ile bir yaşamayı hayal etmişizdir. Sonuçta şehirlerimize, bilgisayarlarımıza ve cep telefonlarımıza ne kadar bağlı olursak olalım, milyonlarca yıl doğa ile bire bir yaşamış bir yaşam türünün torunlarıyız. Ve başkaları ne kadar nasıl bir yaşama sahip olmamız gerektiğini öngörse bile, bir insan olarak her zaman değişik seçimlere sahip olduğumuzu bilmemiz önemli. İstemediğin bir okula gidip, nefret edeceğin bir işte bütün yaşamın boyunca köle gibi çalışmak mı, veya her şeyi geride bırakıp doğa ile beraber yaşayıp her gün temiz havayı ciğerlerine çekmek mi? Seçim ilk bakışta basit gibi.
Özete gelirseek:
Into the Wild, bir metropolden vahşi hayata, kirlilikten saflığa ve temizliğe dönüş hikayesidir. Önemli bir üniversiteden dereceyle mezun olan Christopher aynı zaman başarılı bir atlettir de. Mezuniyet sonrası verilen bir davette ailesine istediği hayatın bu olmadığını, bir şeylerin eksik ve yanlış olduğunu söyler. Genç adam tüm mal varlığını hayır kurumuna bağışlayıp sahip olduğu her şeyi evinde bırakarak bambaşka bir hayata doğru uzun bir yolculuğa çıkar. Alaska’nın ıssız ormanlarında sona eren bu yolculuk esnasında ve sonrasında Christopher, hayatını kökünden değiştirecek bazı kişilerle tanışarak, hayatın anlamını ve ölümün kaçınılmazlığını en sert haliyle deneyimleyecektir.
Ünlü oyuncu Sean Penn'in yönetmenliğini üstlendiği, iki dalda OScar'a aday gösterilen filmin başrollerinde Emile Hirsch ve Vince Vaughn bulunuyor.
Ünlü oyuncu Sean Penn'in yönetmenliğini üstlendiği, iki dalda OScar'a aday gösterilen filmin başrollerinde Emile Hirsch ve Vince Vaughn bulunuyor.
Tavsiyene uyacağım ve filmi izleyeceğim :)))
YanıtlaSileminim seveceksin iyi seyirler :)
Sil